Mali sistemlerin vazgeçilmez bir parçası olan vergiler, devletlerin gelirlerini oluşturmanın temel bir yolunu temsil eder. Vergi hukuku, bu gelirlerin toplanması, yönetilmesi ve dağıtılmasıyla ilgili kritik bir hukuki alanı oluşturur. İstanbul vergi hukuku avukatı kadrosu vergi mahkemelerinde dava açılması sürecinde müvekkillerimize avukatlık hizmiti vermekteyiz.
Konu Başlıkları
Dijital dönüşüm, özellikle Covid-19 salgını sonrasında hız kazanmış ve elektronik ticaretin (e-ticaret) hayatımızda önemli bir yer edinmesine neden olmuştur. Bu durum, alışveriş alışkanlıklarımızı değiştirmiş ve işletmeleri ticari faaliyetlerini sanal ortama taşımaya teşvik etmiştir.
E-ticaret, kendi başına bir sektör haline gelmiş ve geleneksel ticaret ile rekabet etmektedir. Ancak, elektronik ortamda gerçekleştirilen ticaretin vergilendirilmesi konusu, tartışmalara neden olmaktadır. Mevcut vergi düzenlemelerinin e-ticaretin dinamiklerine uygun olmadığı görülmekte ve vergilendirme sürecinde eksiklikler yaşanmaktadır. Fiziksel ticarette dahi vergi beyanının eksik yapıldığı durumlar göz önüne alındığında, elektronik ticaretin vergilendirilmesinde daha fazla kayıp yaşandığı ve bu durumun vergi gelirlerini olumsuz etkilediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, vergilendirilmeyen ekonomik işlemlerin ve faaliyetlerin azaltılması için yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.
E-TİCARETİN VERGİLENDİRİLMESİNDE TEMEL SORUNLAR VE E-TİCARETTE VERGİ TÜRLERİ
Çağımızda önemli bir etkiye sahip olan e-ticaret, mevcut vergi kanunlarının teknolojik gelişmelere ayak uyduramaması sonucu vergilendirme açısından çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir. Zaman ve fiziksel uzaklık kavramlarını ortadan kaldırarak ticari faaliyetleri kolaylaştıran e-ticaret, işletmelere ve tüketicilere birçok avantaj sunarken, devletler için vergi kayıplarına neden olmaktadır. E-ticaretin coğrafi sınırları ortadan kaldırması, vergilendirme yetkisinin hangi ülkeye ait olduğunu belirlemeyi zorlaştırmaktadır.
İlk olarak, e-ticarette gelirin vergilendirilebilmesi için bir işyerinin olması gerekmektedir. Ancak, e-ticarette işyerinin konumu belirlemek zordur. Türkiye’de e-ticaret faaliyetlerinden elde edilen kazançlar, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında vergilendirilmektedir. Ancak, işyerinin nerede olduğunu belirlemek e-ticarette zor olabilir.
İkinci olarak, e-ticarette vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği zamanı ve tebliğin nereye yapılacağını belirlemek de zor olabilir. Firma, ticari faaliyetlerini farklı coğrafi bölgelerden yürütüyorsa, hangi bölge ile ilişkili olduğunu belirlemek zor olabilir.
Son olarak, teknolojinin gelişmesiyle mükellefler artık yerlerini değiştirmeden başka ülkelerde ekonomik faaliyetlere katılabilirler. Bu durumda, vergilendirme konusunda hangi ülkenin yetkili olduğu veya mükelleflerin tam veya dar mükellef olarak kabul edilip edilmeyeceği belirsizlik yaratabilir.
E-ticaretin vergilendirilmesiyle ilgili tartışmalar genellikle gelir vergisi, katma değer vergisi ve gümrük vergisi gibi üç ana vergi türü üzerinde yoğunlaşmaktadır. Gelecekte e-ticaretin ve vergi sistemlerinin nasıl gelişeceği, özellikle bu üç vergi türünde önemli olacaktır.
Gelir Üzerinden Alınan Vergiler
Gelir üzerinden alınan vergiler, gelir ve kurumlar vergisi olarak bilinmektedir. Ancak, e-ticaretin geleneksel ticaretten farklı olarak belirli bir coğrafi sınırlama içermemesi, vergilendirme sürecinde bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Gelirin elde edildiği yerin, gelirin niteliğinin ve matrahın tespiti gibi konularda belirsizlikler yaşanmaktadır.
E-ticaretten elde edilen gelirin vergilendirilmesine ilişkin yeterli düzenlemeler yapılmamış olsa da, geliri elde edenin gerçek kişi olması durumunda Gelir Vergisi Kanunu hükümleri, gelirin kurum tarafından elde edilmesi durumunda ise Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri uygulanmaktadır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 3 ila 8. maddeleri, tam mükellef gerçek kişilerin hem yurt içi hem de yurtdışında elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesini öngörmektedir. Dar mükellefler ise sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilmektedir.
Dar mükellefler için Türkiye’de ticari kazanç elde edilmesi için kazanç sahibinin Türkiye’de bir işyerinin olması ve kazancın bu işyeri üzerinden sağlanması gerekmektedir. Ancak, e-ticarette geliri elde eden kişinin mukim olduğu ülkenin tespiti zor olabilmektedir, bu da vergilendirme hakkının hangi ülkeye ait olduğunu belirlemede problemlere neden olmaktadır.
Kurumlar vergisi açısından, tam mükellefiyet kanuni işyeri merkezi dikkate alınarak belirlendiği için, e-ticarette işyerinin tespiti zor olması vergilendirme sürecinde sorunlar yaşanmasına yol açabilir. Mevcut vergi kanunlarında e-ticaret için işyeri kavramı ile tam ve dar mükellefiyet şartlarına ilişkin hükümlerin olmaması, bu tür sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır.
Katma Değer Vergisi
Katma Değer Vergisi (KDV), mal ve hizmet ticareti üzerinden alınan bir tüketim vergisidir. Katma Değer Kanunu’na göre, mal ve hizmetler tüketildikleri yerde vergiye tabi tutulmaktadır. Bu nedenle, internet üzerinden sipariş edilen fiziki malların teslimatıyla ilgili KDV belirlenmesi konusunda vergileme açısından bir sorun bulunmamaktadır.
Ancak, dijital ürünlerin çevrimiçi teslimatı gibi hizmetlerde, yabancı bir ülkeden Türkiye’ye ekonomik değeri olan herhangi bir dijital ürünün gönderilmesi durumunda (örneğin, yazılımın kişisel bilgisayara indirilmesi), bu ürünün vergilendirilmesi oldukça zor olabilir. Çünkü bu durumda, söz konusu ürünün vergi otoritesi tarafından takip edilmesi ve üzerinden vergi tahsil edilmesi gerekmektedir. Bu, çeşitli zorluklar ve uygulama problemleri doğurabilir.
Gümrük Vergisi
Gümrük vergisi, fiziksel ve dijital mallar arasındaki farklılıklar nedeniyle önemli bir konudur. Elektronik ortamda teslim edilen mal ve hizmetlere yönelik uluslararası alandaki genel eğilim, bu tür ürünlere serbest bölgelerde işlem görmüş gibi davranılmasıdır.
Gümrük vergisi açısından asıl sorun, doğrudan alıcının bilgisayarına transfer edilen dijital ürünlerdir. Geleneksel yöntemlerle teslim edilebilen fiziksel malların elektronik ortamda siparişi verilse bile, malların teslim edilmesi için gümrük bölgesine yani Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına girmesi gerekir ve bu durumda vergiye tabi tutulurlar. Ancak, dijital ürünlerde fiziksel bir teslimat olmadığı ve gümrük bölgesine girilmediği için bu ürünler genellikle gümrük vergisine tabi değildirler.
Geleneksel ticaret yöntemiyle yurt dışından ithal edilen bir kitap gümrük vergisine tabi olurken, aynı kitabın dijital olarak ülkeye sokulması ve tüketiciye erişilmesi genellikle gümrük vergisinden muaf tutulmaktadır. Bu nedenle, dijital işlemlerde gümrük vergilerinin uygulanmaması, örneğin bilgisayar yazılımları için gümrük vergisinin bilgisayar disk veya bant değerine yansıtılmasına neden olabilir.
SONUÇ
Yukarıda açıklanan hususlar göz önüne alındığında, e-ticaretin vergilendirilmesi konusunda mevcut vergi mevzuatının yetersiz kaldığı ve belirli noktalarda tıkanıklıklar yaşandığı açıktır. Özellikle Covid-19 salgını sonrası e-ticaretin hızla gelişmesi, bu alanda gerekli yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Günümüzde ticaretin uluslararası boyut kazandığı düşünüldüğünde, vergi kanunlarının ve uluslararası vergi anlaşmalarının, e-ticaret için vergilendirme ilkelerini de göz önünde bulundurarak yeniden ele alınması gerekmektedir.
E-ticaretin vergilendirilmesiyle ilgili olarak vergi mevzuatının güncellenmesi ve uluslararası düzeyde uyumlu bir yaklaşımın benimsenmesi önemlidir. Bu kapsamda, dijital ekonomiye özgü vergilendirme politikalarının oluşturulması, vergi adaletinin sağlanması ve vergi kayıplarının önlenmesi açısından hayati öneme sahiptir. Ayrıca, e-ticaretin uluslararası boyutta vergilendirilmesi için uluslararası işbirliği ve koordinasyonun artırılması gerekmektedir.
Bu nedenle, e-ticaretin vergilendirilmesine ilişkin mevcut düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve gerekli değişikliklerin yapılması, dijital ekonominin gelişimine ve vergi sisteminin adaletine katkı sağlayacaktır. Bu süreçte, paydaşların görüşleri ve deneyimleri de dikkate alınarak etkili bir vergilendirme çerçevesinin oluşturulması önemlidir.
İstanbul’da Vergi Avukatı için Bize Ulaşın
İstanbul’da faaliyet gösteren Akkaş Hukuk ve Danışmanlık Bürosu İstanbul vergi hukuku avukatı kadrosu deneyimli avukatlarıyla, öncelikle idare nezdinde uzlaşma yoluyla çözülmesi, uzlaşma temin edilememesi halinde vergi mahkemelerinde dava açılması sürecinde müvekkillerimize avukatlık hizmiti vermekteyiz.
Avukatlarımız vergi suçları ve vergi ziyaı ve usulsüzlük cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların giderilmesi, vergi borcunu sona erdirme başta olmak üzere tüm vergi hukuku konularında avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
1992 yılında kuruluşundan bugüne çalışmalarına devam eden hukuk ve arabuluculuk büromuza ve İstanbul vergi hukuku avukatı kadromuza İletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.